Amsterdam'a kısa bir mesafe uzaklıkta, kuzeyde, Zaanstadt belediyesinde, Hollanda'nın en kıymetli hazinesini bulursunuz: Yüzyıllardır kullanımda olan tarihi yel değirmenleri. Bu değirmenlerde, eskiden boyanın nasıl üretildiğini, kağıt yapımını, yağın nasıl çıkarıldığını vs.kendi gözlerinizle görebilirsiniz!
Bu tipik Hollanda köyünde hâlâ çalışmakta olan yedi ayrı yel değirmeni bulunuyor. Bu değirmenler, Avrupa'nın en eski ticari bölgesi olan Zaanstreek'te konumlanmış. Yüzyıllardır bu degirmenler sayesinde bisküvi, gemi yapım malzemesi, ev boyaları, ışıklandırma ve tüketim için yağlar, ve resmi dokümanlar için kağıt üretilip diğer ülkelere deniz yoluyla ihraç edilirmiş. Zaan yel değirmenleri Hollanda'nın tarih boyunca gelişmesinde ve refahında büyük bir rol oynamış. Hemen köyün girişindeki Tourist information dan köyün bir haritasını alıp geziye başladık.
Yol boyunca müzeler, degirmenler, restaurant ve kafeler sıralanmış. Bazı müzelerde giriş ücretsiz. Biz tahta ayakkabı müzesi ve Pastane müzesini gezdik. Bunun haricinde degirmenlerden 'De Kat' yani 'Kedi' adlı değirmene girdik. Burası boyalar için rüzgar enerjisiyle renklendirici üretiyor. 1646'da ilk olarak yağ üretiyormuş daha sonra yangında yıkılmış ve 1780'de tekrar inşa edilmiş ama bu sefer boya değirmeni olarak çalışmaya başlamış. Üst kattan manzara çok hoş, bu manzarayı değerlendirip bol bol fotoğraf çektim. :)
De Kat Manzarasi
En son buraya özgü pancakelerden yapan bir restauranta girip taze çilekli ve kremalı pancakelerimizi afiyetle mideye indirdik. :)
Pasta müzesinde de tarihte bisküvi yapımı eski pasta kalıpları vs.bir çok şey görüyorsunuz. Orada özel el yapımı bisküvi, şekerleme, pasta satın almak mümkün.
HOLLANDA'NIN ÜNLÜ TAHTA AYAKKABILARI
Sabo'nun atası, Hollandalıların Klompen dedikleri tahta ayakkabılar bu ülkenin bir simgesi haline gelmiş. Bu ayakkabılar 1500 'lü yıllarda giyilmeye başlanmış. Peki neden tahta?
Müzedeki ayakkabı ustası, "sağlam, yağmura dayanıklı..." gibi bir çok sebep söyledi. Eh, O zamanlarda plastik yağmur botları icat edilmemişti tabii...
Müzede çok çeşitli ve değişik tarihlerden kalan tahta ayakkabı mevcut. Aslında saboların dışındaki motifler bize ayakkabı sahibi hakkında bir çok şey anlatıyormuş! Mesela, pazar günü giyilen ayakkabıların üzerinde dini motifler, ya da çiçek desenleri oluyormuş. İşçilerin tarlada giydikleri sabolar ve günlük giyilen sabolar genellikle ya siyah ya da boyanmamış oluyormuş. İnsanlar bu ayakkabıları evde giymiyormuş. Eve girmeden önce bu ayakkabıların dizildiği özel bir yer varmış ve orada çıkarılıyormuş. Geniş bir ailede dışarı çıkmak isteyen bir Hollandalının ayakkabısını bulmak için çektiği zorluğu siz tahmin edin!!! Bu problemi kolay çözmek için ayakkabı üzerine isim yazdırmaya başlamışlar.
Aslında bilinenin aksine, sabo yalnızca çiftçilerin giydiği bir ayakkabı değilmiş, toplumun her kesiminden insanın bir çok çift sabosu varmış. Bu yüzden Hollanda'nın değişik bölgelerinde yüzyıllar öncesine ait birbirinden farklı sabo bulunuyormuş. Her bölgenin kendine ait şekli ve motifi varmış. Bulunan her ayakkabı, sahibinin kimliğini ve köklerini ortaya çıkarmaya yardım ediyor. Her durum için ayrı ve her işçinin çalıştığı yere göre ayrı ayakkabı çeşidi varmış.
Evlenirken, Hollanda geleneklerine göre, erkeğin önemli bir görevi varmış: Geline kendi elleriyle bir ayakkabı yapmak. Genellikle özel bir anlamı olan güzel motifler, bazen de gelinin ismi ve çiftin evlilik tarihi ayakkabıya oyulurmuş. Saatler süren bu işlem, geline bir hediye olarak sunulurmuş. Bu ayakkabıları gelin ayrı bir gururla giyermiş. Eh, nasıl gururlanmasınlar! Her motifin ayrı bir manası varmış (aşk, doğurganlık, bağlılık vs.bunlardan bazıları) Tek tek işlenen ve uzun zaman alan bu iş, gerçek aşkın anlamı demekmiş! :)
Baska bir gezide görüsmek üzere sizleri eski zamanlarda yolculuga cikaran Klompen giymis Hollanda köylülerinin resimleriyle bas basa birakiyorum! :)
TSCHÜSS!
Ne şirin bir köymüş burası, ilk fotoya bayıldım :)
YanıtlaSilTesekkür ederim fotolar bana ait.:) Masal gibi bir köydü. Insallah görmek sana da nasip olur :)
Sil