9 Haziran 2015 Salı

Gezdim, Gördüm : Amsterdam, Hollanda



 

Bu genc, cıvıl cıvıl sehrin notlarına otelimizle baslıyorum. Amsterdam´a gelince sehir merkezinde degil, Zaandam tarafında bir motelde kaldık. Merkezdeki oteller cok pahalı oldugu icin uygun bütceli bu Moteli tercih ettik.

ARABAYLA GELENLER ICIN : Amsterdam Parking Centrum Oosterdok´ta ilk 5 Saati, 20 dakika basına 1.5 Euro; 5 saatten fazla kalanlar icin (24 saate Kadar) toplam 10 Euro ya park ücreti var. Sanırım sehir ici en ucuz park yeri de burası. Biz arabayıi otelin park yerine bıirakıp otobüsle sehir icine gitmeyi tercih ettik. Kisi bası gidis- dönüs 10 Euro verdik ama kart alıp günlük doldurma secenegi de var ve daha hesaplı.

Biz gittigimiz her yeni sehirde otelden mutlaka bir sehir haritası alır, gidilecek yerleri üzerine isaretleriz. Gezimize otobüsün bizi bıraktıgı merkez istasyondan (Centraal Station) basladık. Haritadan gitmek istedigimiz yerleri önceden isaretledigimiz icin, bize en yakın yerlerden baslayalım dedik...
 Centraal Station

Zaten buradan itibaren tüm şehir ön tarafta keşfedilmeyi bekliyor olacak. Biz hemen oracıkta önümüze çıkan, saatliğine 10 € ya kanal turu yapan teknelerden birine bindik. İçeride ingilizce, almanca, fransızca ve hollandaca anonslarla önemli yerleri ve tarihleri hakkında açıklama yapılıyor. Eğer Amsterdam'la ilgili hiç bir fikriniz yoksa ve zamanınız da kısıtlıysa bu turlar çok işinize yarar.




Bir türk olarak Amsterdam'daki evleri kalabalık düğünlerde sıkış pıkış halay çeken misafirlere benzettim. (Hayal gücümün genişliğine de bakın hele) :) Evler dar, en fazla 4-5 katlı yan yana birbirine bitişik olarak dizili. Meğer bunun nedeni şuymuş; eskiden belediye evlerin girişi, merdivenleri ne kadar geniş olursa o kadar çok vergi alıyormuş. Amsterdamlıların bulduğu çare de, evleri mümkün olduğunca dar yapıp arkaya doğru uzatmak olmuş! Ortaya böyle rengarenk ve kendine özgü bir görüntü çıkmış. Sizde her adımda resim çekme isteği yaratan bir görüntü...




Her tarafta elle çizilmiş gibi kanallar var. Yukarıdan kuş bakışı bakıldığında şehir örümcek ağını andırıyor. Kanalları ayrı bir güzel, kanallara demir atmış tekneler ayrı bir güzel... Yakından bakınca bunların aslında ev olduklarını hayretle gördüm! Teknelerin üzerine bildiğin teras yapıp çiçek ekmişler,masa sandalye atıp balkon sefası yapıyorlar! Sanırım en güzel evler de onlarınki. Sanki Türkiye'deki gecekondulara benziyorlar. Hiçbir şekilde görüntü kirliliği yaratmıyorlar, aksine şehire şirinlik ve renk katmışlar bence. Bu evlerin burda olmasının hikâyesi de şöyle; Zamanında Amsterdam şehri içinde nüfusa yeterli ev kalmayınca, bu tekneler belediyeden izinli olarak ev haline getirilmiş. Pansiyona dönüştürülen var mıdır diye çok bakındım ama seçemedim. Tabela falan yoktu. En çok bu evlerde bir gece de olsa kalmak isterdim; öyle keyifli görünüyorlardı ki...



 



 



 



 



 



 



Kanal turundan sonra ilk durağımız Dam Meydanı oldu. Burada eski Kraliyet Sarayı, Madame Tussauds Müzesi, Hotel Krasnapolsky (Hollanda'nın en eski ve en pahalı oteli) ve son olarak Ulusal Anıt'ı (National Monument) gördük. Bu anıt, 1956 yılında, Dam Meydanına 2.Dünya Savaşı nda ölenler anısına dikilmiş.

Ulusal Anit ve

Madame Tussauds Müzesi

 


 



 


İkinci olarak ünlü Red Light District e gittik. Burada malum evlerden bolca var. Dükkânların camekanlarına konulan ürünler gibi kadınların iç çamaşırları ile sergilendiği bu bölgede, Quede Kerk adındaki şehrin en eski kilisesine rastlayınca şaşırmamak elde değil. Zira, kilisenin tam yanında bir başka randevuevinin camında zenci bir hatun cama tıklayıp caddedeki gençleri içeri davet etti! Bu arada Amsterdam'ın en güzel kanallarından biri de burada, adı Qudezijds. Bu bölge gayet sessiz, her türlü insan normal bir şekilde işine gücüne koşturuyor. Hiçbir şekilde taşkınlık yok.



 



 



 




Qudezijds Kanali



 


Daha sonra Joordan District'e (bahçe demekmiş) geçtik. Burada da Amsterdam'ın en güzel geleneksel evleri ve bir sürü kafe mevcut. Burada bir mola vererek kahvenizi yudumlayabilir, evleri fotoğraflayabilirsiniz. Anne Frank'in nazilerden saklandığı ve ünlü günlüğünü yazdığı ev de burada müze haline getirilmiş. Giriş ücretli.



 

 

 

 

 

 

 

Anne Frank´in Evi

(Anne Frank Huis) 



Joordan Evleri



Bir de upuzun bir Alışveriş caddesi var adı Kalver Straat. Burada alışveriş meraklıları bir çok dünya markasının dükkânları var. Biz de birkaç dükkana girdik ama gezilerim sırasında pek alışveriş merakım olmadığından cadde boyunca yürüyüş yaptık. Kalver Straat boyunca yürürken o kalabalığın birden bire dinginleştiği, huşu içinde bir atmosferi solursanız Begijnhof'a gelmissiniz demektir.

Kalver Straat




Bu avluya mutlaka girin. O curcunali trafikte ve insan kalabalığının arasında ruhani bir avlu burası. 14.yy'dan kalma bu avlu, katolik kadınların yaşadığı bir bölge. Amsterdam şehir merkezinde o yüzyıldan bu yana ayakta kalabilmiştir. Aslında bir ibadethane olarak inşa edilmiş, rahibelere ev sahipliği yapmıştır. Avlu içerisinde bir tane şapel de vardır. Bir de Amsterdam'ın en eski evi 34 numaralı ev de buradadır.










Begijnhof Chapel
ve
34 No.lu ev


 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu avlunun hemen arka tarafında Amsterdam Museum var. Giriş sanırım 10 €. Bizim fazla vaktimiz olmadığından ziyaret edemedik malesef. :(

En son Central Station'dan tramvayla müzeler bölgesine geçtik. (Museum Plein) Yürüyerek de gidilebilecek bir mesafede olmasına rağmen, gün boyu yürümekten derman kalmadığı için bu yolu seçtik. Adından da anlaşıldığı üzere Museum Plein bol bol müzenin sıra sıra dizildiği turist kaynayan bir yer. Burada ziyaret edilebilecek müzelerden bazıları:
~ Van Gogh Museum
~ Konser Binası
~ Stedelijik Museum... Vs.

 










Ayrıca şehrin şehrin başka yerlerinde de olduğunu duyduğumuz fakat göremediğimiz 'I Amsterdam' yazısından biri burada. Bu bölgenin doğusunda P.C Hoofstraat adında seçkin bir Alışveriş caddesi daha var ama ilgimi çekmediği için uğramadık.







Hollanda'da beni en çok etkileyen şeyler:
- Herkes ingilizce biliyor, Fransa'daki gibi zorluk çekmedik.
-Genç ve çok hareketli bir şehir.
-Venedik'e çok benziyor. Fakat Venedik biraz daha hüzünlü ve can çekişen bir şehir. Burada ise hayat var ve kanalları da Venedik gibi kokmuyor.
-Her yerden bisiklet fırlıyor çok çok dikkat edilmeli. Kesinlikle bisiklet yollarında yürünmemeli.
-Eğer zaman probleminiz varsa mutlaka bisiklet kiralayıp şehri öyle gezin. Böylece bizim gibi gün sonunda ayaklarınız şişip morarmaz!
-Mümkünse mayıs başı buraya gelin. Lale zamanı. Kaukenhof Gardens'ı (lale bahçeleri) kıl payı kaçırdık. Sezon kapanmıştı. En çok buna üzüldüm :(
-Sokaklar buram buram ot kokuyor. Çekip kafayı bulmuş kadar oldum! :)
- Eğer ot çekmek bana ağır gelir, derseniz başka alternatifler de var: Uçuran Bisküvi, rahatlatan lolipop, sihirli mantar, kafa yapan kurabiye, illüzyon etkili çay gibi :D
-Ünlü Hollanda peynirlerinden almayı unuttuk!!

 :(
- Bence özgürlükler ülkesi Amerika değil kesinlikle Hollanda´dır. Her şey serbest. Buna rağmen hiç bir taşkınlığa şahit olmadık. Demek ki kural koyup insanları kısıtlayarak aslında türümüze kötülük yapan yine bizleriz.

 

Ünlü Peynirler





 

Bisiklet Park Evi

 

(Acaba park ettikten sonra nasil buluyorlar kendi bisikletlerini cok merak ettim)

 

 

 

 

 

Hollanda gezinin devamında yel degirmeni köyü Zaanse Schans ve müzelerini anlatacagim satirlarda görüşmek üzere!!! :)


9 yorum:

  1. Ya çok merak ettiğim bir şehirdi Amsterdam, sayende gitmiş kadar oldum ama yetmedi ben de gitmek istiyorum :) Benelüx turu istiyorum hatta. Halay çeken evler çok fotojenik duruyor ama değil mi? :) tekne kondulara bayıldım :) bisiklet park evine de çok şaşırdım keşke bizim ülkemizde de böyle yaygın olsa bisiklet. Elceğizlerine sağlık çok güzel bir post olmuş. Yıllar sonra baktığında çok hoş bir anı olacak :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle! Hollanda ve cevresindeki ülkeler zaten kücük oldugundan kisa süreli tatil icin cok uygun. Tavsiye ederim degisik kültürler görmek insanin ufkunu aciyor. Begendigine sevindim. :)

      Sil
  2. haria bayıldım :) bloğunu gfc den taibe aldım bende belerim bloğumu taibe alırsan daha mutlu olurum sevgiler:))

    YanıtlaSil
  3. ay cok imrendim ya. Bizde binip sizinle gelseydik keske.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gelin dedik size valla araba da vardi... Yorulduk ama degdi. :) Sen Hollanda´ya gittim demistin bir kere, yanlis mi hatirliyorum?

      Sil
    2. Gelin dedik size valla araba da vardi... Yorulduk ama degdi. :) Sen Hollanda´ya gittim demistin bir kere, yanlis mi hatirliyorum?

      Sil
    3. Yok vallahi Hollanda dan araba ile gectik sadece bir yere giderken. Tatil icin gitmemistim.

      Sil